Tweet |
Sağlıkta da bu böyledir, iş ve çalışma ortamında da böyledir. Hep daha iyi, daha iyisi beklentisi ve arayışı içinde olur insanlar.
Hak edene, hak ettikleri değeri de vermezler, veremezler. Vermesi gerektiğini o anlarda fark bile edemezler.
Sahip olduklarının ve elindekilerin kıymetini de ya kaybettikten sonra veya çok geç anlarlar ki; o vakitten sonra anlamalarının kimseye fazla bir yararı da dokunmaz.
Hele dostluk daha da farklıdır. İnsanın onlarca, yüzlerce arkadaşı olur. Hatta hayatında onlarca seveni, sevdiği olur. Ama dostu; ya bir olur, ya da en fazla iki olur.
Sözde de dostluklar vardır, ama sadece sözde kalır. Sırlarını paylaştığı, zamanının büyük bölümünü birlikte geçirdiği, birçok şeyini paylaştığı sözde dostlar. Aslında bu gibi birliktelikler dostluk değil, arkadaşlık birliktelikleridir. Şartların, zamanın onu mecbur ettiği arkadaşlıklar veya biraz daha yakın özel arkadaşlıklardır.
İnsan hayatında kavram kargaşası olduğu gibi, arkadaşlık ve dostluklarda da durum böyledir. Arkadaşı, yakın arkadaşı, sevdiğimizi, sevenimizi genelde şartlar ortaya çıkarır. Şartlara ve duruma göre; bazısı kısa süreli bazısı da daha uzun süreli olabilmektedir.
Bu arkadaşlıkların ve sevgilerin (eşler bile dahil ki) çok azı dostluğa dönüşebilmektedir.
İyi gün dostu derler, tamamen yanlış bir değerlendirmedir. Dost iyi günde değil ki, zor günlerde belli olur, zor zamanlarda anlaşılır.
Gerçek dost; ben diyen değil, biz diyendir, hatta biz de diyen değil, Sen diyen, O diyendir. O’nun iyilik ve güzellikleri benden daha önemlidir diyendir. Bizden daha önemlidir diyendir. Sen terk etsen de O'nu; O Dost seni terk etmez. Sen unutsan da O Dost seni unutmaz. Sen önemsemesen de O Dost hep önemser. Sen yanımda yok sanırsın, ama O hep yanındadır. İzler, gözler, kollar korur. Dost dediği, dost bildiği için de elinden gelenin hep en iyisini yapar.
Onun içindir ki; Hayat, Gerçek Dostlarla Güzeldir.