Tweet |
Çocuk sordu: "çukulatalı pasta kaç para?.."
"50 cent!.." dedi garson kız.
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı ve bir daha sordu:
"peki dondurma ne kadar..."
"35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla...
Dükkan da yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşturuyordu. Bu çocukla ne kadar daha vakit geçirebilirdi ki. Öyle düşünmüştü kız.
Çocuk parasını bir daha saydı ve "bir dondurma alabilir miyim lütfen?" dedi.
Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi ve fişi kasaya ödedi.
Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde ise gözleri birden doldu. Masayı sanki akan göz yaslarıyla temizleyecekti.
Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 centlik bahşiş durmaktaydı.”
Birinde okyanus kadar koca yürek, diğerindeyse boğazın sabırsız ve karışık hızlı akıntısı misali.
Ve nedense birdenbire koca yürekten aklıma da Fatih Kısaparmak’ın anlam dolu şarkısı geliverdi.
Bir gün olsun gülmemiş,
Rahat nedir bilmemiş,
Gözyaşını silmemiş.
Bir lokma ekmek için,
Kimseye eğilmemiş.
Bu adam benim babam hey!
…
Ama kendisi,
Onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı.
Üstümdeki kol kanat,
Sırtımı yasladığım dağ gibiydi.
Ben babamın oğluyum.
Tepeden tırnağa Anadolu'yum...
Bugüne mahsus bir ayrıcalık olsun. Bütün koca yüreklilere ve o yüreğe sahip bütün babalara selam, sevgi, rahmet ve muhabbetlerimizle!