İLİM VE SAMİMİYET
Hem dil ve hem de hal alimi olan bir büyükle sohbet ediyorduk. Aynı zaman da medrese-i yusufiye’ye de misafir olmuş bir hal alimi. Dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu hep hatırlatan sözleriyle; insanları ifrat ve tefrite düşürmeden hakka ve hakikate çağıran bir abi, bir amca, bir güzel gönül insanı.
“ farzdan evvel farz vardır: ilim, farz içinde de farz vardır: ihlas “demişti.
Peygamberimizin dediği gibi “Faydasız ilimden de Allah’a sığınırım” demişti. (Öğrendiklerimiz, iyi ameller işlememize vesile olmuyorsa, zihnimizi meşgul edip şeytani bir tuzak haline dönüşüyorsa ve insanlığa faydasından ziyade, insanları insanlıktan çıkarıyorsa, zulüm ve gözyaşının aracı oluyorsa, dünya ve ahiret saadetlerine mani olacak davranışlara yönlendiriyorsa böyle ilimler de faydasız ilimlerdi.)
Allah’ın Kuran’da ki ilk emri de “OKU” değil miydi?
Müslim ve İbni Mace’den nakille Peygamber Efendimiz “Allah; sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama O; sizin kalplerinize ve işlerinize bakar” dememiş miydi?
Yani, Elhamdülillah ben Müslümanım diyen, “Allah’tan gayrı İlah yoktur, Hz.Muhammed de O’nun Kulu ve Elçisidir” diyenlerimize Allah’ın Kitabı’nı ve Peygamberi’nin yaşantısını tavsiye ediyordu.
İlla ilim, illa ilim, illa ihlas, mutlaka ihlas ve Allah’ın rızası diyordu.
Peygamber Efendimiz’in bile kulluğunun peygamberliğinden önce geldiğini, Kuran’da Mevla’mızın ben ifadesini kullanmadığını, Biz ifadesini kullandığını da hatırlatıyordu.
Kehf suresi 110 ayetinde Peygamber efendimiz için de“ De ki! Ben de sizin gibi bir insanım” şeklinde, ümmete hatırlatma yapması emredilirken, bırakın kişileri, şahısları, yöneticileri, Peygamber efendimizi bile İlah’laştırmamak gerektiğini ve bunun sınırlarını çok iyi anlamamız gerektiğini öğretmişti.
Kuran-ı Kerim’in başlangıç suresi ve Kitab’ın Özü olarak ifade edilen Fatiha suresinde;
1-Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla. 2- Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. 3- O, rahmândır ve rahîmdir. 4- Ceza gününün mâlikidir.5- (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. 6- Bize doğru yolu göster. 7- Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu (göster); gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Âmin. Denilmiyor mu?
Şura suresinde” Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir. Allah ise, günahlarınızın birçoğunu bağışlıyor” (da bunlardan dolayı bir musibet vermiyor)
Zümer suresinde de “İnsanın başına bir sıkıntı geldi mi rabbine yönelip O’na yalvarır, sonra Rabb’i ona katından bir nimet verince, daha önce yalvardığını unutarak yolundan saptırmak için Allah’a eşler koşmaya kalkar. De ki ona;” İnkarcı tutumunla biraz eğlenedur bakalım! Gerçek şu ki! sen ateşi boylayacaklardan birisin!”
(Bu adam mı), yoksa ahiret kaygısıyla ve rabbinin rahmetine nail olma ümidiyle; gece vakitlerinde secde ederek, ayakta durarak kendini ibadete veren kişi mi (daha iyi)? ” DE Kİ HİÇ BİLENLERLE, BİLMEYENLER BİR OLUR MU ?” DOĞRUSU ANCAK AKIL İZ’AN SAHİPLERİ BUNU ANLAR.”
Dünya’da da, ahiret yurdunda da mutlu olmanın ve kazanmanın anahtarı; İLİM VE İHLASTAN (SAMİMİYET VE SADECE ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK ARZUSUNDAN) GEÇER.
Selam,rahmet ve bereket Allah'ın kullarının üzerine olsun.