مواقع مراهنات ギャンブル сайты ставок المواقع المثيرة
مواقع مراهنات смотреть порно онлайн ギャンブル
Bugun...


Gölge Adam

facebook-paylas
BİR ANNENİN NASİHATLERİ VE YUVA
Tarih: 05-03-2020 18:53:00 Güncelleme: 05-03-2020 18:53:00


     Evlatlar, anne-babaların kendilerinden sonra nesillerini devam ettiren parçalarıdır. Bu yüzden anne-babalar, onların hayatları boyunca mutlu ve huzurlu olmalarını arzu ederler. Yine onların rahatı ve huzuru için gecesini gündüzüne katar, kendi yemez, evladına yedirir, kendi giymez, evladını en güzel şekilde giydirmeye çalışırlar. Yavruları hastalandığında başında bekler, şefkat ve merhamet kanatlarıyla onun etrafında adeta pervane olurlar.

     İşte bu evlatlar, büyüyüp evlenecek yaşa geldikleri zaman anne-babalar; onların saadetinin ömür boyu sürmesi ümidiyle, yaşadıkları tecrübelerden de hareketle birtakım nasihatlerde bulunurlar. Aldıkları terbiye ve sahip oldukları edep, görgü ve ahlaki seviyeye göre kendilerince en güzel yolu göstermeye çalışırlar.

     Fakat ne yazık ki günümüzde maneviyatı  zayıflayan birçok anne-baba; evlenecek evlatlarına evvela sevgi, saygı, sabır-sebat ve fedakarlık göstermeyi tavsiye etmek yerine; “Aman kendini ezdirme, sana bir şey söylenirse sakın ha altta kalma, sen de iki mislini söyle, düğününün en lüks yerde olmasında ısrar et, şu eşyayı aldır, bunları beğenme, ziynetin şu kadar olsun, sana da bu yakışır!..” gibi telkinlerde bulunarak tavsiyeleriyle zehir saçabilmekte ve  yuvanın sağlam temelleri üzerine kurulmasına mani olabilmektedirler.

     Daha yolun başında gönülleri olumsuz şartlandırmalarla dolduran bu tür telkinler, ailenin sağlam temeller üzerine kurulması yerine, bilakis paramparça olmasına sebebiyet verebilmektedir. Günümüzde artan geçimsizlik, hırçınlık, ruhi bunalımlar ve boşanmaların bir sebebini de, bu ve benzeri telkinlerin şuur altında bıraktığı izlerde aramak gerekmektedir.

     Dinimiz; önce kendini değil, hayat arkadaşını ve çevresini düşünmeyi, Onlara dünya ve ahiret saadeti kazandırmayı hedeflediğinden, benliği değil bizliği tavsiye ederek te gönülleri muhabbetle kaynaştırır. Bu nedenlerle de salih babalar ve saliha anneler gelin olacak kızlarına:

   “–Kızım, evimizden beyaz gelinlikle çıktığın gibi kocanın evinden de beyaz kefenle çıkasın…” şeklinde sadakat ve fedakarlık telkin ederek gideceği aileye karşı gönlünü ısındırır. Ayrıca hayatın acı sürprizleriyle karşılaştığında da sabretmesini tavsiye ederek:

   “–Kızım ağzından kan gelse, kızılcık şurubu içtim, diyesin…” gibi telkinlerde bulunurlar dı.

     Nasıl ki yavru kuşlar palazlanıp irileştiğinde doğdukları yuva onlara dar gelmeye başlar, mecburen temiz ve elverişli bir dal bulup ayrıldıkları yuvanın bir benzerini yaparak  yaşayışlarını aynı karakteriyle orada devam ettirirler. Bunun gibi örnek anne-babaların yetiştirdikleri evlatlar da, ayrıldıkları aile ocağının sıcaklığını, huzur ve mutluluğunu yeni yuvalarında devam ettirirler.

     Ümame bint-i Haris, kızını evlendirirken ona şöyle nasihat etmiştir:

     “Bak yavrum! Bir kimseye nasihat ve tavsiye, eğer o kimsenin edebine, terbiyesine, asaletine ve haysiyetine bakılarak terk edilecek olsaydı, benim de şimdi sana bu tavsiyelerde bulunmama ihtiyaç olmazdı. Lakin tavsiye; bilene hatırlatma, bilmeyene anlatıp öğretme demektir. Bundan dolayı da herkes için faydalıdır.

     Kızım! Erkekler bizim için yaratıldığı gibi biz de onlar için yaratılmışız.

     Kızım! Sen ana-babanın evinden, büyüyüp yürüdüğün yuvadan çıkıp, bilmediğin ve şimdiye kadar  henüz alışamadığın bir kişinin evine gidiyorsun.

     O halde o kimsenin rızasını gözetip hizmetçisi gibi kendisine itaat eyle ki, o da sana kul-köle olsun, seni sevsin ve hoşnut olman için elinden gelen her şeyi yapsın.

     Sana şimdi on şey söyleyeceğim. Bunları ezberle ve gereğince hareket et ki, kocanla güzel geçinmeye muvaffak olasın:

     1. Sana yiyecek ve giyecek her ne getirirse onu canı gönülden kabul etmelisin.

     2. Emrettiği şeyleri yapmalı, yasaklayıp yapma dediği şeyleri de yapmamalısın. Sözünü dinleyip kendisine itaat etmelisin.

     3. Üstünü-başını ve evini temiz tutmaya dikkat etmelisin.

     4. Görüldüğünde veya kokusu alındığında hoşlanılmayan şeylerden kaçınmalısın ki, kendinden soğutup kocanın gözünden düşmeyesin.

     5. Kocanın uyuyacağı, yemek yiyeceği vakitleri iyi takip etmelisin. Yani bunları hangi vakitte yapmayı alışkanlık haline getirmişse, o vakitleri gözetip yemeğini ve yatağını hazır etmelisin. Zira açlık insanın ateşini yükseltir, uykusuzluk da öfkelendirir.

     6. Kocanın malını muhafaza edip israf ve telef olmaktan korumalısın.

     7. Kocanın itibarını gözetip, onun akrabayı taallukatına hürmet etmelisin.

     8. Hiçbir şeyde ona isyan ve muhalefet etmemelisin.

     9. Aile sırrını kimseye ifşa etmemelisin. Eğer emrine isyan edersen kendine kin bağlattırırsın, sırrını ifşa edersen kadri cefasından emin olamazsın.

     10. Kızım, sakın ola ki kocan kederli iken yanında ferah ve neşeli durma, onun ferah ve neşeli vaktinde de keder gösterme sakın!”

     Bu güzel nasihatlere; eşlerden birinin öfkelenmesi halinde öbürünün veli gibi sabır göstermesini de eklemekte fayda vardır. Zira öfkeli insan aklı bedeni terk etmiş, cinnet haline doğru seyretmekte olan insandır. Öfke geçtiğinde ise, akıl bedene döner ve mantıklı davranarak doğruyu, yanlışı ayırt edebilecek hale döner.

     İlahi denge gereği, hanımlar da, erkekler de birbirlerine muhtaçtırlar.  İnsan neslinin ve dolayısıyla hayatının devamı, kadın ve erkek arasındaki birlikteliğe, yani aile müessesesine muhtaçtır. Allah cc; erkekleri kadınlar, kadınları da erkekler için bir huzur ve sükûn kaynağı olarak yaratmış, toplumun devam ve saadetini buna bağlamıştır.

     Ailede dikkat edilecek en önemli hususlardan bir diğeri de, erkek ve kadının kendi mes'uliyet ve vazifelerinin şuurunda olmalarıdır. Herkes kendi hak ve sorumluluklarını bildiği oranda da ailede; uyum ve huzur devam edecektir. Eğer taraflardan biri, kendi vazifelerini terk ve ihmal eder veyahut ta hudutlarını aşarak diğerine zulmetmeye başlarsa, bu yuvada huzursuzluklar baş gösterir.

     Aile yuvasının en büyük düşmanı, fedakarlığın hep tek taraftan beklenmesidir. Herkes gücü nispetinde ve gerektiği kadar fedakarlıkta bulunmuş olsa, bu büyük ve ulvi yapı, sadece aile fertlerinin değil, çevresinin de mutluluk kaynağı haline gelecektir.

    “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz”  ayetini Peygamber efendimiz de “Onları, Allah’ın sizi menettiği şeylerden uzaklaştırır ve emrettiği şeylere teşvik edersiniz. İşte bu, onları cehennemden muhafaza etmektir.”  Sözleriyle de bu korumanın nasıl olacağını  açıklamıştır.

Kız evladı tek başına bir fert değildir. O yeni neslin yuvası, mimarı, okulu ve eğitimcisidir. Gelecek nesiller, olgun ve saliha kızların şefkat ve merhamet dolu yüreklerinde filizlenirler.

 

      Onları sokakların ve çevrenin insafına bırakmadan, saadeti çıkmaz sokaklarda arattırmadan, kitle iletişim araçlarının fertlere ve aile sistemine kötü örnekler oluşturarak zarar vermesini önlemek için de yöneticilerimize çok büyük iş ve sorumluluklar düşmektedir.

     Nasıl ki binanın temeli sağlam olduğunda her türlü sallantı ve artçılara karşı mukavemet gösterebiliyorsa, aileler de o toplumun temelini oluşturduğu için; sağlam temeller üzerinde kurulması sağlanmalı ve devamı için de gerekli her türlü önlem ve tedbirler de alınmak zorundadır.

   





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Henüz anket oluşturulmamış.
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI